Kurt adam klanı yeni lideri Marius, başarılı performansıyla dikat çekiyor.
Öncelikle şunu söylemeliyim. 'Blood Wars' ismi kadar gaddar bir film değil ve bir çok diyalogda insancıl ögelere rastlıyoruz. Bu durum beni çok şaşırttı. Ben serideki dilin ve tavrın daha da sertleşeceğini, Selene'in bir önceki filmdeki ruh halini takiben daha umursamaz ve gözü dönmüş bir tavra bürüneceğini düşünüyordum. Oysa ne o, ne de kendi ırkının liderlerini öldürme cesaretini göstermesinden sebep peşine düşen vampirler, mantıksız bir öfke içerisinde olmayacaklardı. Hatta kurt adamları tekrar bir araya getiren yeni lider Marius'a karşı mücadelede Selene ile güç birliği yapacaklardı. Charles Dance'ın canlandırdığı vampir lideri Thomas'ın, Selene'in varlığına ve vampirlerin arasında bulunmasına ne kadar karşı olduğunu, bir önceki filmde izlemiştik. Şimdi aynı Thomas,vampirlerin ihtiyar heyetini oluşturan bireylere, kurt adamlarla olan mücadelede Selene'in önemini anlatarak beni çok şaşırttı. Film içerisindeki dengelerin bu kadar düzgün kurulması ve vampirlerin insani duygular beslediklerini gösteren diyaloglar içerisinde bulunmalarının perde arkasını merak ettim. Sonra filmin yönetmeninin Anna Foerster yani bir bayanın olduğunu görünce, taşlar yerine oturdu. Bayan bir yönetmenin varlığı, kan savaşlarını makul bir seviyeye çekerek olayları dengelemişti.
Kuzey topraklarının vampirleri, diyarın kültürüne uygun kıyafetleri ile
filmin dikkat çeken karakterleri oldular.
Filmde çok etkilendiğim detaylardan birisi, kuzey diyarlarda yaşayan vampir klanının varlığıydı. O topraklarda bulunan ülkelerinin kültürlerine uygun kıyafetleri ile vampirden çok elf'leri çağrıştıran klanın bireyleri ve liderleri, konuyu renklendirmiş ve çok başarılı şekilde adapte edilmişler. Bununla birlikte kurt adamları bir araya getiren Marius karakteri de filme çok yakışmış. Yalnız şunu da eklemek zorundayım ki, Marius'un ilk üç filmde boy gösteren ve kurt adamları kölelikten kurtarıp güçlü bir klan haline getiren Lucian'ın karizmasını yakalaması mümkün gözükmüyor. Kendi içerisinde değerlendirildiğinde Marius güçlü bir karakter ama bir Lucian olması söz konusu değil. Yine de Tobias Menzies'in bu rolde çok iyi iş çıkarttığını söylemeliyim. Solisti ölmüş meşhur bir rock grubuna katılan yeni solist olmak kolay değil. Genel olarak değerlendirdiğimizde, güçlü bir serinin devamı olarak ele alırsak 'Blood Wars' iyi bir film diyebiliriz. Daha önceki filmleri izlememiş birisi ise bunu cumartesi gecesi geç saatlerde televizyonda yayınlanan türden bir film olarak algılayabilir. Projenin geçmiş ayaklarını bilenler, şüphesiz büyük keyif alarak izler. Ben bu filmin bazı yönlerini güçlü buldum ve onları dile getirdim. Güçsüz olduğu yerler var mı diye sorarsanız şunu söyleye bilirim. Öncelikle bu yazıyı filmi ilk izlememden sonra yazıyorum ve oyunculuklarda sanki az ama çok az bir amatörlük sezdim. Yani demek istediğim, bir çok sahnede diyaloglar, profesyonel sinema sanatçılarının arasında değil de sanki masa başı oyun oynayan amatörlerin diyalogları gibi geldi bana. Böyle düşünmeme sebep nedir bilemiyorum. Bir kaç izlemeden sonra belki ikinci bir yazı daha yazar, düşüncelerimi sizlerle paylaşırım. Onun dışında ben biraz hayran gözüyle de baktığımı itiraf ederek filme sekiz puan vereceğim. Son olarak, gösterideki son perde olacağını düşündüğüm film, devamı olacağı sinyali veren bir şekilde biterek beni bu yönde de şaşırtmayı başardı. Bakalım hikaye ne yönde genişleyerek devam edecek.
UNDERWORLD: BLOOD WARS - TANITIM FİLMİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder